Yakıt tasarruf cihazı / Suyla çalışan araba olayı

Başlatan sibernetik, 24 Eylül 2010, 00:32:54

sibernetik

Arkadaşlar herkese selamlar.
Uzun süredir üzerinde çalıştığım,benim buluşum olmayan fakat internet üzerinde cayır cayır paylaşımı yapılan,yabancı forumlarda tartışılan konuşulan,suyla çalışan araba ya da sudan yakıt tassarrufu sağlayan araba olayına ilişkin naçizane deneyim birikimlerimi paylaşacağım izninizle.Ben kendi nazarımda tatminkar sonuçlara ulaştım ama tabi malzeme,para ve en çok ta zaman sıkıntısı yüzünden yeterince araştırma geliştirme imkanı bulamadım.ODTÜ den değerli bir araştırmacı hocamla görüştüm konuyu.Uygulanabilirliğinin yani endüstriyel uygulamasının seri üretiminin  zor olduğunu söyledi ama araştırmaya geliştirmeye devam et dedi.

Aslında piyasada pek çok döküman var,tamamlanmış bitmiş projeler var.Bunun yanında insanları kandırmayı amaçlayan para tuzağı projeler ve alışveriş siteleri de var.
Ben de deneme yanılma sürecine epey zaman ve para harcadım.Benim nazarımda verimliliği en yüksek olan 1 ya da 2  projenin içeriğini burada paylaşmaya çalışacağım.
Kendim ilk kurduğum verimsiz ilkel sistemle 50 TL lık benzinle Ankara\'dan Bur\'saya gittim.Tabi bu sistem sorunlu idi ama deneme mahiyetinde beklenen sonucu verdi.

Ülkemizdeki akaryakıt fiyatları ve bu dökümanları aldığım yabancı sitelerin de üzerine basa basa vurguladığı üzere küresel ısınma ve fosil yakıtların buna sebep olması  esas çıkış noktamız.

Ben şahsen arabama 10-15 liralık gaz doldurup 600-700  hatta 1000 kilometre yol yapmanın,o dağ senin bu tepe benim gezmenin hayalini kurdum.

Tekrar söylüyorum tekerleği yeniden icat etmeye,ateşi yeniden bulmaya gerek yok.Projeler,dökümanlar açık ve adamlar küresel ısınma olmasın,kahrolası petrol fiyatları cebimizi yakmasın diye
bir sürü FREE ENERGY (özgür temiz enerji ) projeleri geliştiriyorlar.Bunlarıda forumlarda,youtube da ve kendi web sayfalarında özgürce paylaşıyorlar.

Mesela bu forumda üyemiz olan Acarkaptan\'ın (abim diyeyim yaşça benden büyük ise ) paylaştığı Bedini jenaratörü de bu projelerden birisi.(Bir yerde videosunu izledim,yanlış hatırlamıyorumdur inşallah )

Dünyamızın az zamanı kaldı arkadaşlar.Küresel ısınmanın etkilerini ciddi ciddi hissediyoruz.Kuraklık ve seller,değişik hastalıklar vs vs hep küresel ısınmanın getirileri.Daha da inanmayanlar ayrıntılı bilgi için AL GORE adlı Amerikalı senatörün çektiği,dünyada yankılar uyandıran ( An Inconvenient Truth  ) (Türkçesi uygunsuz gerçek ) adlı filmi izleyebilirler.

Küresel ısınmadan öte  memleketim insanının cebini yakan bir ısınma da söz konusu,dünyanın en pahalı akaryakıtını bizler kullanıyoruz.Aracınıza %30 ila % 50 civarında yakıt tasarrufu yaptıran bir sistemi istemez misiniz ? Hemde tamamen suyu yakıta çeviren bir sistem.

Bu arada Filipinlerde 80 yaşlarında bir profesörün yaptığı ve TAMAMEN suyla çalışan bir araba mevcut.Hatta başka sistemler de var yapılmış.Teknikler yöntemler birbirine benzer de olabiliyor,farklı da olabiliyor. 2 yıl kadar kıvranmama rağmen bu şahsın projesinin içeriğini ,şemalarını ,dökümanlarını bulamadım internette.Ah bir düşse internete , dünya kurtulacak,hepimiz kurtulacağız  emin olun.  ;D
Yine Amerika da bir başka bilim adamı 90 lı yıllarda suyla çalışan bir araba yaptı.Fakat bu projenin daha da gelişip büyümesini istemeyen kişiler tarafından zehirlenerek öldürüldü.  :(
Bu kişilerin öykülerini,isimlerini,video linklerini,patentlerini ve elimden geldiği kadar ingilizce dökümanlarının açıklamalarını burada paylaşmaya çalışacağım.

Elektronik mühendisi olan ya da elektronik bilgisi üst düzeyde olan sevgili arkadaşlarımızdan da kıymetli fikirlerini paylaşmalarını isteyeceğim.

Aslında projemiz de basit ama işin içine kimya,elektrik,elektronik,fizik gibi değişik bilim dalları ufak tefek karışınca karmaşık gibi görünüyor.Malzeme temininde oldukça zorlandım.İstanbula gittim.Burada Ankarada Ostim sanayi sitesinin altını üstüne getirdim.Sonuçta hasbelkader birşeyler yaptım.

Yeterince gevezelik ettim sanırım.Vakit buldukça yazmaya,paylaşmaya çalışacağım arkadaşlar.

Saygılarımla.



sibernetik

Evet arkadaşlar birtakım teknik detayların önceden bilinebilmesi açısından bazı basit ama önemli olabilicek bilgileri  önceden  kısaca aktarmakta  fayda var.
Suyun elektrolizi nedir ? Nasıl yapılır ? Verimi ne kadardır ? gibi bazı basit teknik sorulara cevaplar yazalım.

Suyun doğru akım  kullanılarak hidrojen ve oksijenlerine ayrılması işlemine elektroliz denmektedir. Hidrojen üretimi için en basit yöntem olarak bilinmektedir.
İlke olarak, bir elektroliz hücresi içinde, genelde düzlem bir metal veya karbon plakalar olan,iki elektrot ve bunların içine daldırıldığı, elektrolit olarak adlandırılan iletken bir sıvı
bulunmaktadır.

Doğru akım kaynağı bu elektrotlara bağlandığında akım iletken sıvı içinde, pozitif elektrottan negatif elektroda doğru akacaktır.
Bunun sonucu olarak da  su, katot tan çıkan hidrojen (H2) ve anot tan çıkan oksijene (O) ayrışacaktır. Yalnız  su iyi bir iletken olmadığı için  suyun  içine iletkenliği artırıcı olarak az miktarda bazı kimyasal maddeler(elektrolit) eklenir.Sirke,tuz,asitler,bazlar  birer elektrolittir.

Burada küçük bir ayrıntıya girelim.Elektrolit olacak madde normalde reaksiyona karışmayan bir madde olmalıdır.Örneğin suyun içine çok az miktarda tuz karıştırıp iletkenliği artırmak,basit ucuz ve kolay bir yöntem olsa da,tuz elektrik akımı sonrası reaksiyona girerek klorin denilen zehirli bir gazın oluşmasına sebep olmaktadır ki bu istenmeyen bir durumdur.
Yine elektroliz işleminde kullanılan metal elektrotlar zaman içinde bu kimyasal maddelerle tepkime içine girerek paslanma,çürüme gibi istenmeyen durumlara sebep verebilmektedirler.En yüksek verimi ise elektronegatifliği yüksek olan Potasyum hidroksit(KOH) ve Sodyum hidroksit(NaOH) vermektedir. Ayrıca kimyasal tepkimeye yan ürün vermemektedirler.(istenmeyen gazlar ve artık maddeler gibi )

Yukarıdaki  sebeplerden suyun elektrolizi için kolay kolay kimyasal reaksiyona girmeyen,korozyona dayanıklı metaller tercih edilmektedir.Platin altın gibi metaller bu standarda uysa da pahalı oldukları için  en basit ve çözüm paslanmaz çelik kullanmaktır.İlerde ayrıntılı olarak açıklayacağız.
Suyun elektrolizi için, normal basınç ve sıcaklıkta, ideal olarak 1,23 volt yeterlidir. Tepkimenin yavaş olması ve başka nedenlerle, elektroliz işleminde daha yüksek gerilimler de kullanılır ama ilerde açıklayacağımız üzere yüksek gerilim enerji kayıplarına ve suyun ısınmasına sebep olmaktadır.

Kuramsal olarak, her metreküp oksijen için 2.8kW-saat elektrik enerjisi yeterli olmakla birlikte, yukarıda özetlenen nedenlerle pratikte kullanılan elektrik enerjisi miktarı bir metreküp hidrojen üretimi için 3.9-4.6 kW-saat arasında değişmektedir.
Buna göre elektroliz işleminin verimi %70 dolayında olmaktadır. Ancak, son yıllarda bu alanda yapılan çalışmalar ve gelişen teknoloji sayesinde %90 verim elde edilmiştir.
Klasik elektrolizin temel prensiplerini  İngiliz bilimadamı Michael FARADAY  belirlemiştir.
FARADAY\'ın hayatına yaptıklarına  fazla girmeyeceğiz ama 1800 yılların sonlarından bu yana taaki 1970 li yıllara kadar klasik elektroliz yöntemlerinde pek bir değişiklik olmadı.
Burada bir ayrıntıya gireceğim.Pek çok kişi suyu oksijen ve hidrojene ayrıştırıp onu tekrar bir motor içinde yakmanın teorik olarak imkansız olduğunu savunacaktır.Buna dayanak olarakta \"Enerjinin sakınımı,enerjinin korunumu \" denilen kanunu bize açıklayacak ve şöyle söyleyecektir.Suyu ayrıştırmak için harcadığınız enerji,her zaman elde ettiğiniz enerjiden fazla olacaktır.Bu sebeple \"Sudan enerji elde edemezsiniz,harcadığınız enerji elde ettiğiniz enerjiden daha çok olur.\" diyecektir.

Tekrar Faraday\'a dönersek klasik elektroliz yöntemine göre 1,23 Voltluk bir gerilim elektroliz işlemi için yeterli olacaktır.Sudan geçen akım miktarı yani akan elektron miktarı oluşan gaz miktarına doğrudan etki etmektedir.Suyun sıcaklığı,basıncı,suyun içindeki elektrolit maddeler ve anot katot olacak metallerin yüzeyi ve birbirine yakınlık-uzaklığı da sonuca etki etmektedir.

1970 li yıllardan bu yana elektronik biliminin  iyice gelişmesiyle,transistörlerin ve tümleşik(entegre) devrelerin de bulunmasıyla pek çok yenilik hayatımıza girdi.Transistörler ile çok daha karmaşık ve verimli devreler ve uygulamalar yapılır hale geldi.
Basitçe örnek verirsek bilindik transformatörlerin,güç katlarının yerini switch mode denilen transformatör sistemleri almaya başladı.Bu sistemler küçük hacimli ve verimli sistemler.
Yine aydınlatmadan örnek verirsek klasik flamanlı edison ampüllerinin yerini floresan ampuller ve günümüzde kullanılan ekonomik ampuller hatta LED sistemleri almaya başladı.Verim artışının ne kadar fazla olduğunu hepimiz biliyoruz.

Elektroliz sistemimize dönersek,klasik Faraday düzeneği değişikliklere uğradı.Frekans osilatörlü ve Mosfet kontrollü Pulse(darbe) sistemleri ile bir devreden doğrudan akım geçirmek yerine çok yüksek frekanslarda PWM(Pulse width Modulation /Darbe genlik modülasyonu) akım geçirmek suretiyle verim artışları sağlandı.
Yine diyot,bobin gibi devre elemanları  elektroliz devremize rezonans sistemi oluşturup verim artışı sağladılar.
Ayrıca yüksek voltaj ve çok düşük akım devreleri  uygun şekilde klasik elektroliz devremize bağlanarak,ezber bozacak şekilde,inanılmaz bir verimle  düşük güç ile yüksek gaz üretimi sağladılar.
Anot ve katodun yani elektrotların özel tasarımları,kullanılan malzemeler de verimliliği artırdılar.
Tüm bunları toplayınca yeni elektroliz düzenekleri oldukça verimli bir seviyeye ulaştı diyebiliriz.

Ayrıca son 15-20 yıl içerisinde pek çok bilimadamı bilindik suyun da yanabileceğini bizlere gösterdiler.Suyu piezoelektrik kristaller ya da özel spray(aeresol) sistemleri ile atomize boyutlarda damlacıklar halinde havanın içine verdiler ve bunu plazma denilen yüksek voltaj sistemleri ile özel bujiler yoluyla motor sistemleri içinde yaktılar.
Bu atomize suyu gözünüzde canlandırabilmeniz açısından örnek vereyim,bildiğimiz metal parfüm kutularının,sinek ilaçlarının  ağzından çıkan gazı buna örnek verebiliriz.
Yine güzellik ürünleri satan alışveriş mağazalarında , oda nemlendirici ya da cilt masajı için satılan buhar makineleri aslında piezoelektrik kristaller yardımı ile suyun atomize edilerek havaya salınmasından başka birşey değil.

Tüm bu sistemleri yavaş yavaş aktarmaya çalışacağım arkadaşlar.Dilerim birlikte daha güzel birşeyler geliştirebiliriz.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere,hoşçakalın.

sibernetik

  En basit haliyle  elektroliz düzeneğimiz bu şekilde.

Teknik zorluklardan  biraz bahsedip anlatmaya devam edelim.

Öncelikle klasik elektroliz devrelerinde (düşük voltaj , yüksek akım ) musluk suyu kullanımı  neredeyse imkansız çünkü suyun  içinde bulunan tüm kimyasal maddeler bir şekilde bir elektrottan diğerina taşınıp hem elektrotların  çürüyüp erimesine sebep oluyor hemde  elektrotlar arası mesafeler yakın ise tıkanma ile sonuçlanıyor.



Eğer klasik elektroliz devresi yapacaksak saf su kullanmak en akıllıca çözüm.

Elektrotların paslanmaz çelik olması çok önemli.Paslanmaz çelik diye bir dünya para sayıp aldığım çeliklerin elektroliz devresinde nasılda ayrıştığını gördüm arkadaşlar.
Gerçi satan adamın bildiği de o kadardı.Çeliğin üzerine mıknatıs tutuyordu.Mıknatıs çeliği çekmez ise,al sana paslanmaz deyip satıyordu.

Oysa aldığımız çelik 304 , 304L   ya da 316 , 316L  kalite olmalıymış bunu öğrendim.Yanlarındaki L harfi  ise Low carbon (düşük karbon ) içerdiği anlamına geliyormuş.
Kaliteliden  kötüye doğru sıralarsak

306L
306
304L
304        kalite olarak sıralanıyor.

İstanbul Zeytinburnunda demirciler sitesi bu malzemeler için Türkiyedeki en iyi adres.
Düz plaka çelik dışında paslanmaz çelik borular ile de çalışma yaptım.Son kurduğum düzenekte iç içe geçen çelik borular vardı ve dikişsiz çekme boru olması zorunluydu.Onları Ankaradan İstanbul\'a gidip alabildim.Fiyatları da ucuz sayılmaz.

Yabancı sitelerde,forumlarda düzeneği kuran kişiler hemen hep 12 volt luk araba aküsü voltajını referans olarak almışlar

Faraday yasalarına göre elektroliz düzeneğinde 1,23 volttan fazlası suyun içine ısı enerjisi olarak karışmakta.Durum böyle olunca CELL(hücre)leri seri ve paralel bağlayarak  bu sorun bir nevi giderilmekte ve verim artışı sağlayabilmekteyiz.





sibernetik



Hücre içindeki plakalar birbirine her ne kadar yakında olsalar(ideal olan 2-3 mm arası) ve her ne kadar suyun içine iletkenliği artırıcı kimyasallar(elektrolit madde) katsak da bu düzeneklerin verimleri düşük ve ömürleri kısa oluyor.Yabancı site ve forumlarda böyle düzenekler satanlar da var fakat yine yaptığım araştırma incelemelerde paslanmaz çelik plakalar da zaman içinde korozyona uğrayabiliyor.
Bazı kişiler elektrolit olarak kabartma tozu(baking soda ) gibi maddeler eklemişler düzeneklerinin içine ,tabi kullanılan su da saf su olmayınca bu tür düzenekler çok uzun ömürlü olmuyor.Bunları neden anlatıyorum.Tekerleği yeniden icat etmeye gerek yok,zaman para kaybı olmasın diye ve karşımıza çıkacak muhtemel sorunlar nedir ortaya koyalım diye naçizane bildiklerimi öğrendiklerimi,deneyimlerimi paylaşıyorum arkadaşlar.



sibernetik

Düzenek basitçe aşağıdaki şekilde araca bağlanıyor.Ben bağlantıları doğrudan bir sigorta ekleyip akü üzerinden almıştım.Güvenlik açısından şemada bağlantı,kontak anahtarı açıldığında  çalışacak şekilde gösterilmiş.


sibernetik

İnternette \"HHO cell\" yazıp grafikler içinde arama  yaptırdığınızda binlerce değişik Elektroliz hücresi modeline ulaşabilirsiniz.Fakat burada dikkat çekmek istediğim nokta,temel prensip olarak hepsinin birbirine benzer olduğudur.
İlk yaptığım çok paralar saydığım bu tür klasik düzenekleri bir kenara attım duruyor arkadaşlar.Çünkü bu hücrelerde SAF SU ve Elektrolit madde olarak Potasyum hidroksit( KOH) ve Sodyum hidroksit (NaOH ) kullanma zorunluluğunuz,bir benzin kadar olmasa bile yine masraf yapacağınız anlamına geliyor.Saf suyun litresi 2 TL gibi bir fiyata satılıyor benzinliklerde akü mağazalarında ya da oto mağazalarında.
Ayrıca bu yaptığımız düzenekler BOOSTER yani (verim performans artırıcı ) düzenekler.Yaptığınız düzenekle %50-60 lara varan verim de almak mümkün ama çok profesyonel titiz güzel bir çalışma ile bu başarılabilir inancındayım.

Tekrar başa dönersem 90 lı yıllarda  elektronikteki gelişmeleri çalışmalarına katan araştırmacılar PWM(pulse width modulation ) yani bildiğimiz kare dalga frekans osilatörleri ile bir elektroliz devresinden doğrudan akım geçirmek yerine darbeler halinde yüksek frekanslı (10 ila 40 Khz arası ) akım geçirmenin daha verimli olduğunu buldular.Yine pek çok bilim alanı içinde karşımıza çıkan rezonans olayını da bu devrelere uygulayarak devreyi rezonans a getirip verim artışı sağladılar.Klasik bobin kondansatör ile kurulan rezonans devreleri düşünün.Bu alanda çalışan bilim adamları suyun da bir elektrik kapasitesinin(sığa)olduğunu ve su içine konulan 2 metal plaka ile suyun bir kondansatör gibi davrandığını keşfettiler.Bu yöntemlerden yola çıkıp PWM,rezonans ve yüksek voltaj kullanımı ile çok düşük enerji ile yüksek gaz üretimi sağladılar.Sonraki yazılarımda konuyu biraz daha açacağız arkadaşlar.Selamlar saygılar.

gevv

Bilgi ve tecrübelerinizi paylaştığınız için Teşekkürler @sibernetik   hocam   oldukca faydalı gerekli bir konuya değindiniz  konuyu sabitliyorum  umarım ilgilenen kişilerin işine yarar ya da konuya katkı sağlarlar

iyi çalışmalar

knksvn

hocam anlaşıalan burada büyük beyin fırtınaları geçecek devamını merakla bekliyoruz elimizden ne gelirse buradayız çok teşekkürler

yazici67

bende bir kere elektroliz yapmayı denemiştim elkktrotum delik deşik olmuştu.acaba sebebini açıklayabilirmisiniz?

sibernetik

yazici67 arkadaşım yukarıda uzun uzadıya yazdım,yazılanlara tekrar bir göz gezdir derim ama ben yine sorunun cevabını vereyim :)

Kullanılan elektrotlar (anat katot ) kullanılan suyun kalitesi (musluk suyu,göl suyu,kuyu suyu,yağmur suyu,saf su vs )ve kullandığın elektrolit madde (tuz,sirke,sülfürik asit,potasyum hidroksit,sodyum hidroksit vs ) elektroliz düzeneğinin kalitesini ve kaderini belirliyor.

En kaliteli çelik 306L dediğimiz tür paslanmaz çelik,saf su ideal olan su,elektrolit ise kullandığın elektroliz düzeneğine göre değişiyor.

yazici67


sibernetik

Arkadaşlar telaşem biraz azalsın,birşeyler eklemeye devam edeceğim.Özür dileyerek biraz geciktiriyorum konu eklemeyi.Öyle 5-10 gün bi bekleme değil,Cuma Cumartesi karalarım birşeyler,paylaşıma devam ederiz.

Selamlar saygılar.

sibernetik

Yine birkaç ufak detayı da buradan ileteyim naçizane.

Yukarıdaki elektroliz düzenekleri sistemin nasıl bir mantıkla çalıştığını anlatan kabataslak şemalar.Ben yukarıdaki resimleri örnek alıpta hemen deney düzeneği işine girmeyin derim.Dediğim gibi deneme yanılmalara zaman ve para harcamayın arkadaşlar.

Naçizane elektronik devresinden tutunda kullanılan malzemeye,ufak tüyolara kadar bildiğim ayrıntıları,yaşadığım sıkıntıları sizlerle paylaşacağım arkadaşlar.Bu arada naçizane paylaşımım epey okunmuş görünüyor ama,insanlar olumlu olumsuz tepkilerini,beklentilerini eleştirilerini,sorularını yazarlarsa birtakım şeyleri daha çabuk evirip çevireceğiz gibime geliyor.

Tekrar selamlar.

sibernetik

Arkadaşlar özür diliyorum.Bir adres değişikliği ve buna bağlı bir internet tarifesi değişikliği yaşadım.Bu iletiyi de çalıştığım okuldaki bir bilgisayardan alelacele yazabiliyorum.
Sevgili superonline sağolsun en geç 48 saat içinde açılır dediği internet hizmetini 3 günden fazla zaman geçmesine rağmen başlatamadı.Bugün teknik servisi yine arayacağım bakalım.
Gerekli tüm dökümanlar kendi bilgisayarımda olduğu için internetim açılmadan konunun devamını getiremedim.En kısa zamanda paylaşıma devam edeceğiz.
Tekrar özürlerimi iletiyorum.
Selam ve saygılarımla.

sibernetik

Tekrar merhabalar

Uzun bir ara verdik ama iş güç yoğun,bilgisayar başına oturmalık vakit pek olmadı desem yalan olmaz.
Bir yandan öğretmenlik yapıyorum.Okulda işler yoğundu vs vs...Gecikme için özür diliyorum.

Aslında Bob BOYCE,,Patrick KELLY(Joe Cell) ve birkaç mucidin daha yaptığı düzenekler var.Onları anlatayım aktarayım dedim fakat bence sıkıntılı zor sistemler ve dökümanları da bir hayli uzun ve kalabalık.İlgili yazıları PDF dosyası olarak ekleyeceğim daha sonra,ingilizce olan bu dökümanları merak eden arkadaşlar olursa naçizane çevirisini yapmaya çalışırız birlikte.

Biz Dave LAWTON ve stanley MEYER\'in düzeneklerinden   alıp anlatmaya başlayalım.

Dave LAWTON ve Stanley MEYER birbirine benzer düzenekler kullandılar.Klasik düz elektroliz hücreleri yerine içiçe geçmiş tüp borular ile elektroliz hücreleri düzenlediler.

Dave LAWTON distile edilmiş(damıtılmış saf su )kullandı.Bu hücreler 12-13 volt 2-3 Amper yaklaşık 57 watt civarı bir güç ile (belgede böyle anlatıyor) agresif bir gaz çıkışı sağladı.

Resimleri  ekleyeyim





İlgili video aşağıdaki linkte ve 85.000 in üzerinde izlenme sayısına sahip.(Dilerim açar )


http://www.youtube.com/watch?v=Kf_nFQBBzmc

http://www.youtube.com/watch?v=Kf_nFQBBzmc

sibernetik

Gelelim kullandıkları elektronik düzeneğe.
Aslında çok basit bir elektronik devre ama Stanley MEYER (zehirlenerek öldürülen blilim adamı ) daha kararlı çalışması için bu devreyi daha farklı olarak düzenlemiş.Bu basit düzeneğin aksine MEYER\'in devresi biraz daha farklı çalışıyor.Kısaca benzer yanları da var farklı yanları da diyelim.
Yine elektronik devreyi anlatmadan önce PWM (Pulse Width Modulation) yani darbe genlik modülasyonu devresinde oluşturulan sinyalin,bildiğimiz kare dalga modeli sinyal olduğu ve bir Mosfet i sürerek elektroliz hücrelerinde akım akışı sağladığı.

Çoğumuzun bildiği üzere,kare dalga sinyalde elektriğin var olduğu tepe noktalar MARK(işaret) ve akımın kesildiği çukur noktalar SPACE(boşluk) olarak adlandırılmakta.Aşağıdaki resimde Mark/space oranlarıyla oynanarak değişik oranlarda iş zamanı,iş verimi (duty/cycle) elde edilmiş.Konuyu bilenler için bunları anlatmaya zaten gerek yok.


Lafı uzatmadan elektronik devreyi de ekleyip anlatmaya devam edelim.



sibernetik

\"Aslında burada oluşturulacak olan kare dalga tek bir 555 entegresi ile de sağlanabilirdi\" diye düşünen arkadaşlarımız olacaktır elbet.Öyleya adamlar neden tek değil de 2  tane 555  entegresi kullanmışlar diye ben de merak ettim.

LAWTON ve MEYER kimyada adı geçen kovalent bağları kırmak için normal kare dalga yerine bir PULSE TRAIN
 ( darbe treni,darbe zinciri diye Türkçeleştirelim ) dalga şekli kullandılar.2 Hidrojen ve bir oksijen atomu oldukça kuvvetli bir kovalent bağ ile birbirlerine bağlanıp bildiğimiz SU yu oluştururlar.Klasik elektroliz yöntemlerinden yazımızın başında bahsetmiştik.Klasik elektroliz yöntemi ile bu bağları kırıp suyu oksijen ve hidrojene ayrıştırmak yüksek enerji gerektirmektedir.Oysa LAWTON ve MEYER özel elektronik devreleri ile bir kare dalga zinciri oluşturup suyu daha kolaylıkla parçalayabilmektedirler.Hatta kullandıkları elektroliz tüpleri (içiçe geçmiş 2 paslanmaz çelik boru ) bu etkiyi daha da artırmaktadır.MEYER kendi düzeneğinde dıştaki boruya üstten kısa bir yarık açarak rezonansı  ve dolayısıyla verimi artırmayı düşünmüştür.Bunu da kilise orglarının bağlı olduğu ve sesi artırmaya yarıyan uzun rezonans borularından esinlenerek yaptığını belirtmektedir.

En sağda Mosfetin hemen dibinde görülen bobin ise tek bir ferrit çubuk üzerine sarılmış Bifilar Coil ( birbirine paralel,aynı çap ve uzunlukta,eşit tur sayısına sahip bobin) den oluşmaktadır.Resimdeki bobinin açıklamasında  3/8 inçlik ( bu Amerikan ölçü
sistemlerinden illallah dedim bu arada ) ferrit çubuk üzerine  100 tur ,  22 SWG (standart wire gauge (standart tel ölçeği ) çapında emayeli bobin teli sarılmıştır.

Bunları Türkçeleştirelim

3/8 inch kısaca 1 cm ye karşılık geliyor.Bu gerizekalı ölçü sisteminin içinde adamlar buluşlar yapabiliyorlar. 3/8 inch demek mi kolay 1 cm mi siz karar verin artık.

Adamlar AWG (Amerikan Wire Gauge (Amerikan tel standardı diyelim ) ve SWG (Standart Wire Gauge (Uluslararası tel standardı sanırım) diye 2 bobin teli ölçülendirme sistemi kullanmışlar.
Özetle buradaki 22 SWG bobin teli bildiğimiz 0,7 mm lik emayeli bobin teline karşılık geliyor.Bunları çözene kadar epey bir debelendim itiraf edeyim.

Toplarsak  1 mm kalınlığında ferrit çubuk üzerine 0,7 lik emayeli bobin telinden 100 spir(tur) sarıyoruz iş oluyor bitiyor.

Bu düzenek aslında pek çok elektronik araç gerecin girişindeki şok bobinine (koruma bobinine ) benziyor.Bilirsiniz şebeke ceryanındaki yani alternatif akımdaki ani değişimler bu filtreler ile önleniyor.Bu filtreler yanlış bilgi vermiş olmayayım ama bir BACK EMF (karşı elektromotor kuvvet ya da alan ) oluşturarak cihazı koruyorlar.
Düzeneğimizde de mantık benzer sayılır.Elektroliz hücreleri suyun da kapasitif etkisiyle birer kondansatör gibi davranıyorlar.Hücrelerden geri kaçan  akım bu bobin ile bir nevi önlenmiş oluyor.Hatta daha ileride anlatacağım devrelerde düzeneğe birde diyot eklenerek bu etkinin iyice sönümlenmesi yöntemine gidilmiş.

Bifilar coil in sarım şeklini de gösterip bitireyim.Devam edeceğiz arkadaşlar



Soru,görüş ve önerilerinizi paylaşalım lütfen.

Selam ve saygılarımla

parametre

Burada cihaz calıstırılıp sonuc asamasına gelindiginde unutlmayacak kadar onemli bir konu var hidrojenin yanması biliyorsunuz hava ile temas eden hidrojen benzin, gaz,metandan  dan daha siddetli olarak patlayarak yanar . Bunu kontrollu yanmasını nasıl saglayacağız bu çok onemli yoksa ilk denemede arac havaya ucar diye dusunuyorum.

sibernetik

Keşke o kadar çok gaz elde edebilsek ne kadar güzel olurdu.

Evet Hidrojen bilinen yakıtlar içinde  ısıl verimi en yüksek olan,en temiz,en çevreci yakıt.
Parlama(alev alma) hızı,tutuşması için gereken minimum enerji vs gibi değerler oldukça farklı diğer yakıtlardan.
Aşağıdaki tablo daha açıklayıcı olacak bu veriler için sanırım.






Burda dikkat edilmesi gereken   minimum tutuşma enerjisi ve  alev alma hızı bence. Hidrojen diğer yakıtlara fark atıyor bu değerlere bakıldığında.


Zaten bu sebeplerden dolayı azgın,çılgın yakıt  Hidrojeni  LPG li araçlarda depolar gibi depolayıp kullanamıyoruz :)


Ancak birtakım kimyasal maddeler ile yakıt pili vs haline getirip daha kararlı bir yapıda muhafaza ederek(metal hidrid şeklinde) kullanıyorlar günümüz hibrit araç üreticileri.


Gelelim bizim sürecimize.Ben kendi deneylerimde birkaç patlama yaşadım.Patlama derken gözünüz korkmasın.Silah atar gibi  yükses ses çıkardı ama öyle kaputu arabayı dağıtacak gibi değil bu patlama.Evde de kurmuş olduğum deney düzeneklerinde çıkan gazın üzerine  çakmak tutup çatır patır sesler patlamalar elde ediyorum.


Tabi yüksek miktarda,muazzam bir gaz çıkışı olursa işi ciddiye almak lazım.Elektroliz düzeneğinden çıkan karışım  oksijen ve hidrojen karışımı,yani mükemmel bir yaKıcı ve mükemmel bir yaNıcı.Yapılan işlem olabildiğince kısa ve sağlam bir boru ile karbüratör girişinden bu karışımı araca vermek.


Silindirler içinde yakılan yakıt hava karışımı 1/15 ila 1/20 oranında oluyor ortalama,benim bildiğim.Siz dışarıdan oksijen ve hidrojen göndererek bu karışımı zenginleştiriyorsunuz.


Hatta bazı araçlara performans için NO2  tüpleri takılır.Halkım bunu NOZZZ diye telaffuz eder.Bizim yaptığımız düzenek te böyle bir düzenek.


Aracı tamamen suyla çalıştırma olayında işler daha da değişiyor.İlerde onlara da değineceğiz bakalım.
Kısaca özetlersem,doğru düzenek kurulup doğru bağlantılar yapılırsa,hiçbir tehlike yok.Yok efendim ben çıkan gazı kapalı bir odada biriktireyimde bir sigara yakıp seyredeyim olayı derseniz işler değişir.Ben mesuliyet  almıyorum bu konuda buradan belirteyim


Araç içinde üretilen gaz herhangi bir yerde bilerek biriktirilmeden ya da kazara,gözden kaçarak  sıkışıp birikmeden doğrudan motora gönderilir yakılırsa hiçbir tehlikesi yok.Tekrar belirteyim.


Birde benim prototip düzeneğin 1-2 resmini ekleyeyim bir inceleyin arkadaşlar.







mercury

Yazılarınızı ilgi ile takip ediyorum ve sormak istediğim bişey var bunun kazancı nedir?Yani ne kadar gaz açığa çıkıyor sizin yaptığınız düzeneklerde?

sibernetik

Oturup bir ölçüm yapmadım bu düzenek için.
Daha çok çalışırlığını test etmekti amacım.
Ankaradan Bursaya ordan da İstanbula geçtik araba ile  İlk başta 7 Amper civarı akım çeken düzenek Ankaraya geri döndüğümde 1 ampere kadar düşmüştü verim olarak.
Hem içindeki su ısınıyordu  hemde suyun içinde normalde görünmeyen tüm eser maddeler elektrotlar üzerinde birikiyordu.Yazının en başında bir resim var paslı boru gibi,işte o boru bu düzeneğin içinden çıkan çelik boru.Tamamen tıkanmıştı.

Ya bu düzeneği saf su ile kullanılır hale getirecektim ya da yüksek voltaj kullanan  ve ısınma tıkanma problemi olmayan  ayrıca çok verimli olan diğer düzeneğe geçecektim.
Ona uğraştım bir süre,zamansızlık,malzeme bulamama ve bazen parasızlık işleri geciktirdi.Telaşemi biraz azaltırsam çalışmaya devam edeceğim.

mercury

Anladım her an saf su bulmak zor suyu kaynatıp buharından tekrar su elde etsek saf olur ama çok uğraştırır.Sizin yaptığınız devrelerde kare dalga mı kullanıyorsunuz?

sibernetik

Evet kare dalga kullanıyorum.

Akım kontrolü için ve verimlilik için şart.

Ayrıca ilerde günlerde aktaracağım  rezonans olayı için (gerçi ben pek başaramadım ama ) PWM dalga şart.

Malzemesizlik öldürüyor adamı.

Videolarda bakıyorum da elin ülkesinde  adamlar evlerinin garajında çalışıyorlar.Aman allahım Akü şarj aletleri,çifter çifter AVO metreler,osiloskoplar bunlarda neyse ama çelik boruları,tüm paslanmaz ürünleri Türkiyede bulmak zor,imkansız değil ama zor.
Pek çok dürüst,beyefendi esnafı tenzih ediyorum ama bir gidiyorsunuz sanayi sitesine,adamlar köpek gibi kapıyorlar sizi,parasıyla iş yaptırıyorsunuz,havalarından triplerinden geçilmiyor,sadaka verir gibi tavırlar sergiliyorlar.
Yeni eve yerleştim bakalım,burda biraz daha uğraşabileceğim sanırım.

mercury



emo22

Konuyu görünce hemen kayıt oldum daha önceden misafir olarak takip ediyodum uzun zamandır bende bi bildiğimi paylaşabilmek için kayıt oldum burda anlatılan düzenekte sayın sibernetik dikişsiz paslanmaz çelik borudan yapılacak demiş peki çelik boru değilde krom boru kullansak daha iyi ve daha uzun ömürlü olmazmı? olur niye derseniz benim gözlemlediğim kadarı ile krom malzeme kolay kolay ne asitle ne yakmayla kolay kolay deforme olmayan bir element.Bu işte kullanılacaksa bence krom boru kullanmak 1.si çürüme deforme olma derdi yok 2.si krom borularda dikiş olayı yok.Bugüne kadar denediğim ufak çaptaki deneylerde kromun daha dayanıklı olduğunu gördüm.Vakit ve nakit sıkıntısı yüzünden pek ilerleyemedim genelde hep yarım kaldı çalışmalarım deneylerim ama hala içimde bu projeyi tamamlamak için düşüncelerim sürüyo.Benim tek üzerinde durmadığım tarafı gazı meydana getirecek olan depo ve içindeki plakalar veya boru tarafı tam olarak düzgün bi düzenek kuramadım yeterli bilgi toplayamadım.Bakalım zaman içinde belki yeni bişeyler bulur onuda yaparız.Bir başka husus ise çıkan gazı silindirlere göndermede sanırım herkes burda tıkanıyo gibi..Üretilen gazı motora injeckt edebilmek için karbüreatörlü araçlarda biraz sıkıntı çıkarıyo bazı araçlarda bulunan vakum  borusu ve bağlantı hortumları yüzünden gaz kaçakları meydana geliyo bunun önüne geçebilmek için mikser olarak adlandırılan dağıtıcı ile birlikte karbüratörle emme manifoltu arasına bağlanması adapte olması gerekir.Bu mikser olayını daha denemedim tabi.Ama enjeksiyonlu arabalarda maf sensöründen öncegaz girişi sağlanırsa en yüksek verimde kullanılabilir yada sıralı sistem lpg lerin enjektörlerinden alıp emme manifoltuna aynı sıralı sistem lpg bağlar gibi bağlayıp o şekilde verirsek oda olabilir ama enjektörlerin hangi zamanda açma durumunu volanttan gelen bilgiyle yaptırmak gerekiyo ve gaz pedalından alınan bir bilgiyle bir pice okutturulursa ne kadar gaz verirsen okadar hidrojen girişi veya üretimi yapılabilir yazıcaklarım bukadar aklıma geldikçe yazarım bişeyler..

ygsdogan

Çelik veya krom boru yerine titanyum boru kullanın derim.
Ülkemizde çok fazla fiyat istiyorlar ancak Çin bu yüksek meblağlardan söz bile etmiyor.
Oksidasyon ve diğer tutunma eğilimli elementler titanyuma tutunamıyorlar.
Ben otomotiv işindeyim. Yurtdışına adı lazım değil (en büyük firmalar) birçok firmaya parça üretiyoruz.
Hepsi elektriği enerji olarak kllanmak için yeni projeler geliştiriyor.
Hidrojeni yakıt olarak kullanmıyorlar. Motor içindeki patlama enerjisi çok yüksek olduğundan zarar veriyor.
Hidrojen ; Fuel cell cihazlarda elektrik üretmek için kullanılıyor.
Elektrolizin tersi mantıkla çalışıyor bu cihazlar. Elektrik yeni geliştirilen uzun ömürlü litium ion akülerde depolanıyor.
Bu akülerin ulaşılmış ömrü şu an 60 yıl kadar. Ömrü uzatma çabasında adamlar.
Biz hala su ile hidrojen aşamasındayız.
Hevesinizi kırmak gibi olacak ancak. Hidrojeni yakıt olarak kullanacaksanız.
Motorunuzun malzemesi aluminyum olmayacak, magnezyum olmayacak, yani geçmişe döneceksiniz. Daha dayanıklı malzemeler kullanacaksınız, motorunuz ağırlaşacak.
En önemli kısmı arabanıza yaptığınız tasarruf modifikasyonları vizeden geçmeyecek. :))
Neyse yaklaşık 2 yıldır bu konuları araştırıyorum birçok patlamış parçalanmış motor remi ve deneme videosu gördüm bu konu ile ilgili.
Hidrojenle uğraşırken çok dikkatli olun kontrolü elden kaybederseniz kararsız patlamalar sizi kaybetmemize sebep olabilir.
Ancak hidrojeni patlatmadan elektrik üretimi için kullanırsanız çağı ve geleceği yakalarsınız.
Patlama olmaz küresel ısınma olmaz. Elektrik üretir aracınızı elektrikle yürütürsünüz..
Çevremiz ve dünya nefes alır.
Siz de hayatta kalırsınız.
Saygılar.


emir28

vallahi harika bir araştırma olmuş bu sistemi öğrenci olmasam her halükarda yapmaya başlar ve yaparken ki deneyimlerimi de paylaşırdım teşekkürler... bana mail adresinizi özel mesaj olarak atarsanız sizinle konusmak istediğim bikaç konu var... konular içinde sizin buradaki tıkanma sistemi ile ilgili bir önerim de var...

emo22

arkadaşım önerilerini buraya yazsanda bizde görsek olmazmı ben bildiğim herşeyi burada paylaştım bunda saklı tutulcak bi taraf göremiyorum ben.

€mrah

Öncelikle sn.sibernetik\'e paylaşımlarını sunduğundan dolayı teşekkür ederim.Burada şunu belirtmeliyimki maliyet ve bulunabilirlik göz önünde tutularak krom malzeme kullanlılmalı fakat unutulmamalıki krom veya titanyum burada oksidasyona karşı kesin bir çözüm değildir.
Konuyla ilgilenen kişi yada kişilerin yorumlarınıda ayrıca bekliyorum.

sibernetik

Herkese selamlar.

emo22 arkadaşım; 2 seneyi geçti herhalde,yüzlerce sayfa döküman okudum ingilizce ve binlerce sayfa da karıştırdım diyebilirim şema vs bulmak için naçizane,krom boru kullanımına ilişkin bir veri bulamadım.Sizin mesajınız üzerine de araştırdım ama böyle bir kullanım yok.Mutlaka bir sebebi olmalı diyorum.Kimyasal özelliklerinden kaynaklı olabilir.


Altın,platin,titanyum ise elbette kullanılabilir ama maliyet açısından sıkıntılı.İnternetteki döküman ve videolarda en çok kullanılan malzeme paslanmaz çelik.Ben 316L,316,304L ve 304  kalite çelik öneririm(iyiden kötüye sıraladım).Bazen isviçre çeliğini kullananları da gördüm videolarda ama krom kullanımı görmedim.Nanoteknoloji ile özel olarak yüzeyi nikel kaplanmış elektrotlardan da bahsediliyor verimi artırılmak istenen modern elektroliz sistemlerinde.

ygsdogan arkadaşımızın bahsettiği hidrojenden elektrik üreten sistemler farklı sistemler.Yanılmıyorsam Nasa,uzay araçlarında bu tür bir sistem kullanıyordu.Tamamen elektrik ile çalışan,hibrit çalışan araçlar mevcut hepimizin bildiği gibi.


Motorun parçalanacağı,patlama ile bizim öleceğimiz kısmına ise pek katılmadım açıkcası.Motorda alüminyum ve  magnezyum kullanımı sanırım motorun hafif olmasını sağlamak ya da sürtünmeyi azaltmak için üzerinde durulan yöntemler ve çalışmalar.

Motorda patlama olmazsa,motor olmaz arkadaşlar hepimiz biliyoruz.Yani yüzyılı aşkın bir süredir tüm patlar motorlu  araçlar bu prensiple çalışıyor.İçinde ne patladığının çok önemi yok durum böyle olunca.Adamlar suyu bile yakıyorlar artık.İleriki yazılarımızda değineceğiz.Silindir içine alınan yakıt hava karışımı en dar hacminde iken ateşlenip patlatılıyor ve oluşan itme gücü harekete çevriliyor.Motoru niye patlatalım,parçalayalımki ? Gemiler ve trenleri düşünün.Bu araçların motorlarının silindir çap ve hacimlerini ve burada oluşan gücü,silindir içindeki patlamayı bir düşünün.Teknik olarak motorda  silindirlerin doğrusal hareketi  krank dişlisi,volan vb gibi diğer aksamlar yoluyla dairesel harekete çevriliyor.Bunu Hidrojenle sağlamanın da  hiçbir sakıncası yok bence.Bakın birkaç video ekledim.Adamlar bildiğimiz araçları kullanıyorlar.Motorda bir modifiye vs vs yok.Ayrıca patlamadan dolayı filan ölen kalan da yok.

Birde adamlar gıcır gıcır araçlara (mesela benim arabam 12 yaşında ve yaşlı sayılır bahsettiğim araçlara göre)  booster denilen performans artırıcı  hidrojen düzeneklerini çekinmeksizin bağlıyorlar.Hani bir zararı olsa kendilerine ya da araca,neden yapsın elin oğlu Amerikada Avrupada ?

emir28 arkadaşım tıkanma sistemi ile ilgili buluş ya da önerilerinizi paylaşırsanız sevineceğiz.Ben konuları biraz daha aktardıktan sonra naçizane deneyimlerimi de  ekleyeceğim neyin nasıl yapılabileceğine ilişkin.El elden akıl akıldan üstündür,birlikte daha güzel birşeyler geliştirebiliriz.Bilhassa işin elektronik aksam kısmında forumda kıymetli bilgi ve deneyimlerini alabileceğimiz arkadaşlar var.


Zehirlenerek öldürülen Stanley Meyer yapmış olduğu sistemde PLL (phase locked loop ) (faz kilitli döngü)adı verilen elektronik yöntem kullanmış.Rezonans sistemini oluşturabilmek için bu yöntemi uygulamış.Gerçi ben kurup uygulamadım ama bakarsınız bir geliştiren arkadaşımız çıkar.

Videoları da ekleyeyim,konu eklemeye devam edeceğim ilk fırsatta.

Daniel DINGEL\'in(Filipinler) tamamen suyla çalışan Toyotası

http://www.youtube.com/watch?v=UVhXrvCCILw

http://www.youtube.com/watch?v=UVhXrvCCILw

Denny Klein\'ın deneyleri ve suyla çalışan arabası(tamamen suyla değil sanırım.)

http://www.youtube.com/watch?v=6Rb_rDkwGnU

http://www.youtube.com/watch?v=6Rb_rDkwGnU

Zehirlenerek öldürülen Stan Meyer\'in tamamen suyla çalışan prototip arabası (dune buggy )

http://www.youtube.com/watch?v=a74uarqap2E

http://www.youtube.com/watch?v=a74uarqap2E

Malezya dan  bir başka video

http://www.youtube.com/watch?v=Vh6QjE6rkBM

http://www.youtube.com/watch?v=Vh6QjE6rkBM

Selamlar saygılar.

emir28

bir borunun tıkanmasından hattan neredeyse tamamen tıkanmasından bahsetmişsin onun için nasıl yapabalirsin bilmiyorum ama küçük bir pompa sistemi kurup oradaki tıkanma konusunu çözebilirsin amperin 3 amperden düşük olması da elektronik aksamda kullanmış olduğun elemanların aşırı ısınması sonucu deforme olmasından kaynaklanıyor olabilir küçük bir soğutma sitemi kurarak o probleme de çözüm bulabilirsin diye düşünüyorum... seninle de konusmak ve danışmak istediğim bir konu var burada konuyla alakalı olmadığı için konuyu karıştırmak istemiyorum...msn adresimi eklersen oradan konusalım supercrazy_men@hotmail.com eklediğin zamn mutlaka haberda olayım...

sibernetik

#32
emir28 arkadaşım pompa sistemi bu işi çözmez.Çünkü tıkanma yapan maddeler tıpkı çaydanlığın içindeki kireç tabakası gibi eksi elektrot üzerine yapışıyor.Kazıyarak filan zor çıkıyor.Suyun içinde dolaşan ve filtrelenebilen tortular değil.Aşağıda eklediğim resimde görüldüğü gibi ayrıca kırmızı renkli tortu bir madde de oluşuyor.Kırmızı renk genelde demiri hatırlatıyor ama kalsiyum da olabilir bilemeyeceğim artık.Yabancı dökümanlarda bundan brown muck ( kahverengi pislik,artık madde  ) olarak bahsediyor.
En temiz bildiğimiz sularda bile az biraz da olsa bu madde oluşuyor.




3 amper olayını  anlamadım.Elektronik aksamda deforme olan bir bölüm yok.Açıklık getirirsen sevineceğim.

Isınma suyun içine akım verildiğinde elektronların suya geçip onu ısıtmasından kaynaklanıyor.Bildiğimiz elektrikli ısıtıcı gibi ama elektronların suya veriliş biçimi farklı.İlk eklediğim dökümanlarda elektroliz e ilişkin ayrıntılardan bahsettim naçizane.İşin kimyasına fiziğine çok girmedim ama 1,23 Volt tan fazlası ısı yapıyor.Bu sabit.

Evet bir soğutma düzeneği yapılabilir,bunu ben de düşünmedim değil ama  bir yandan elektroliz düzeneğinin iç basıncını filan hesaba katacaksın ,bir yandan suyu bir düzenekte dolaştırıp soğutacaksın,zahmetli işler.Yapanlar da var tabi.Bir videoda rastlamıştım.

Eksi (negatif ) elektrodun kireçlenmesi düzgün ve kontrollü   bir şekilde yapılırsa düzenek için faydalı oluyor.İlerde Ravi Raju adlı kişinin yapmış olduğu ve bence en verimli sistem olan sistemi anlatırken ayrıntılı olarak değineceğim.
Evet konu eklemeye de devam edeceğim arkadaşlar telaşem biraz azalırsa.

Tekrar buluşmak üzere.
Selam ve saygılar.


emir28

#33
demek istediğim şey şu örneğin bir direnç olarak anlatayım (yalnız sadece örnek) direncin belli bir ısıya dayanma gücü vardır bu ısı seviyesi aşıldıktan sonra bu eleman görevini yapamaz yada yapsa bile verimli olarak yapamadığı için devremiz üzerinde olumsuz etkilere sebep olabilir ... çok profesional bir elektronikçi değilim ama tavsiye olarak söylüyorum akım düşüşünün sebebinin devreden olup olmadığını anlamak için elemanlar üzerinde bir ölçüm yapmayı dene bence akım düşüşü devrenin elemanlarında kaynaklanıyor...

sibernetik

emir28 arkadaşım akım düşüşünün  sebebi boruların arasını dolduran pis maddenin ve kirecin yalıtkan olmasından kaynaklanıyor.
Elektroliz düzeneğinde anot ile katot arasında sağlanan yüzey ne kadar büyük ise  uygun akım da sağlandığı sürece elektroliz düzeneği o kadar çok akım çekecektir.Suyun içinde normalde gözle görmediğimiz kireç,pas,küf  artık ne isim verirsek,bu maddeler eksi elektroda yapışıp aktif yüzeyi azaltmakta.Hem de borular arasından su geçmesi gereken yüzey kapanarak su yerine başka bir yalıtkan madde bu alanı doldurmakta.Böyle olunca da elektroliz işlemi gerçekleşememekte.İşin özü özeti bu.Akım düşüşünün sebebi de bu.

Evet arkadaşlar hafta sonları birşeyler karalamak için vakit bulabiliyorum.Dilerim faydalı oluyorumdur :)
Kaldığımız yerden devam edelim.Yeni aktarılan bilgiler önceki anlatılanlar ile bağlantılı olduğu için eski aktarılanların da okunmasını öneririm naçizane.

Önceki konularda verdiğimiz 2 tane 555 entegre ile kurulan devrenin basit ama özel bir düzenek olduğunu söylemiştik.
Bu devre ya da benzer elektronik devreler ile Dave Lawton ve Stanley Meyer  Step charcing effect (kademeli,basamaklı şarj etkisi) elde ettiler.Bilhassa Stanley Meyer kendi düzeneğinde yüksek voltaj kullanmıştı ve
Step charcing effect etkisi ile az bir enerji ile yüksek miktarda gaz oluşumu sağlayabilmekteydi.
İçiçe geçmiş 2 çelik tüp boru ve bunların arasında kalan ince bir tabaka su teorik olarak bir kondansatör oluşturmakta idi.
Çelik boruların  boyutuna ,
çapına,
 2 tüp arasında oluşan boşluğun büyüklüğüne
 ve suyun kalitesine göre  nano ya da piko farad oranında  küçük bir sığa elde edilmekteydi.Stanley Meyer bir Rezonans devresi, oluşturarak suyun içindeki kovalent bağları kırıp oksijen ve hidrojen oluşturmayı sağladı.

Step charcing effect\'i resimli olarak biraz inceleyelim.


Sol sütunda su moleküllerinin anot ve katot arasındaki durumu görülmekte sağ tarafta ise PWM(Pulse width modulation)  osilatörler  ile oluşturulan Pulse train (darbe dalga zinciri diye Türkçeleştirelim ) görülmekte.Bu zincir arttıkça serbest su molekülleri önce  düzgünce dizilmekte sonra da aralarındaki bağ zayıflayarak kopmakta ve serbest kalan oksijen ve hidrojen atomlarından gaz oluşumu meydana gelmekte.
Step charcing effect\'in osiloskop görüntüsü







sibernetik

#35
Stanley Meyer Kare dalga osilatörünün çıkışına bir VIC (Voltage intensifier coil ) yani  voltaj güçlendirici yükseltici bobin,sarım  koydu.

Bildiğimiz toroid çekirdek üzerine sarılmış yüksek voltak trafosu da diyebiliriz.



Bu trafonun çıkışlarını elektroliz hücresine bağladı.Back EMF  yani geri kaçan voltajı engelleyen bir yüksek voltak diyotu vardı.Bir tarafa sabit bobin diğer tarafa ise ayarlı bir bobin koyarak tam bir rezonans devresi oluşturdu.Devre üzerinden Miliamper boyutunda geçen akım  normal bir elektroliz düzeneğinde hemen hemen hiç bir gaz çıkışı sağlamazken,bu özel düzenek sayesinde muazzam bir gaz çıkışı sağladı.


Tabi teknik olarak kendisi başka ayrıntılara girmiş olsa da düzeneğin temel çalışma prensibi bu idi.
1990 yılına ait bu videoda Meyer in demo düzeneği var.

http://www.youtube.com/watch?v=nOGAkRkCWfA

http://www.youtube.com/watch?v=nOGAkRkCWfA



Hattuşa

Alıntı yapılan: sibernetik - 30 Ekim 2010, 05:01:54Devam edeceğiz arkadaşlar.
Selamlar saygılar.

s.a.
sibernetik ustam iyi denk geldi forumdaki çalışmalarınız. bende amatör elektronikçiyim. kafama takıldı denemek için bir HHO katalizör kazanı yaptım ama henüz deneme fırsatım olmadı. 304 çelikten yaptım katot ve anotu, akü temin edemediğim ve HPWM devresi ve 20A lık ayarlı güç devresine henüz fırsat bulup yapamadığımdan öylece duruyor 1 aydır. benim katalizör kazan sizinkinden farklı oldu, yani çok uzun uzadıya araştırma yapamadım, yani hangisi verimli olur diye araştırmadan bir siteden bakarak ölçüleri kabaca yaptım. işte resimleri, siz HPWM ve bataryada ki 12v 62A yı nasıl regüle edip kullanmıştınız? direk aküden mi enerjiyi işlediniz?











RESİMLER GÖZÜKMÜYORMU??
benim en iyi bildiğim, hiç bir şey bilmediğimdir

sibernetik

#38
pro-TR  arkadaşım titiz güzel bir çalışma olmuş.Dilerim beklediğin verimi alırsın.

Benim şahsi görüşüm ısınma sorununun  böyle küçük bir elektroliz hücresinde fazla olacağı yönünde.Kesinlikle saf su kullanman lazım,yoksa elektrotlar  arasında tıkanma ve korozyon(aşınma,yıpranma) mutlaka olacaktır.Suyun içine de elektrolit bir madde(KOH,NaOH(potasyum hidroksit,sodyum hidroksit) vb gibi)katma derim ben şahsen.Çünkü iletkenlik arttıkça ısı da artıyor.Gerçi gaz çıkışı da artar ama gerek yok bence.
Benzer düzenekler hazırladım.Sonuçlar fena değil ama  ısınma sorununun önüne geçemiyorsun bir türlü.
Yine aklına takılan birşey olursa naçizane bildiklerimi paylaşmaya çalışacağım.
Ben güç kaynağı olarak akü de kullandım ama orta şeker bir PSU(bilgisayar güç kaynağı) işini görecektir.
Elektronik devre olarak  daha önceki konularda vermiş olduğum bir devre var(çift 555 li devre ) onu kullanabilirsin.
Yine internetten PWM motor kontrol devreleri diye aratırsan onlarca devre gelecektir karşına.Olay akım çekme aşamasında mosfet kullanımına geliyor.
BEN IRFP64N model mosfet kullandım.akım ve voltaj kapasitesi oldukça yüksek.Uygun  bir soğutucuya bağlayarak sorunsuz kullanabilirsin.Tek bir tanesi iş görür bence.
İnternette insanlar şarjlı matkapların trigger(tetik mekanizması) ile bile   bu tür elektroliz hücrelerini sürebiliyorlar.
Bu senin yapmış olduğun  düzenek,içine yarım litre su alsa  ve 8 amper akım çekse  12 volt beslemede  12x8 = yaklaşık  96 watt bir enerji  harcamış olur. 96 watt ise yarım litre suyu kısa bir sürede ısıtacaktır.Devirdaim ile biraz azaltılabilir tabi.Yine saf suyun iletkenliği daha düşük olduğu için ısınma sorununu birazcıkta olsa giderecektir.
Naçizane,affınıza sığınarak benzer düzeneklerden pek çok tasarladım ama ısınma sorununu aşamadım.Zaten yabancı forumların ve dökümanların hepsinde bu detaya dikkat çekiliyor.
Klasik elektroliz düzeneklerini kurmak çalıştırmak çok zor değil ama  musluk suyu kullanımından doğan kir pas kireç ,ısınma problemleri ve harcanan enerji ile elde edilen gaz miktarı pek tatminkar değil açıkcası.
İlerki konularda değineceğim bir düzenek var.Tüm elektroliz düzeneklerinin iyi kötü yanlarını toplayıp adam karma bir sistem kurmuş.
7-8 sene üzerinde uğraşmış.
tüm dökümanları ve videolarını paylaşacağım ileride.İnanılmaz bir şey.Adam sadece 12 volt ve 500 mA ile yani yoplamda 6 watt lık bir enerji ile birrr gaz üretiyor.Aklınız hayaliniz durur.
Aynı düzeneği ben de kurdum,verim de aldım sayılır ama beklenen verim değil :) Zaten yaz tatilinde zaman bulup uğraşmıştım.
Zaman ve birazda para bulursam başka denemelere girişeceğim.
Yine buradan, elektroliz düzeneği kuracak olan arkadaşlara naçizane bazı ufak tefek tüyoları,püf noktalarını sunabilirim.
Benim eski düzeneklerden bulabildiklerimden 1-2 resim ekleyeyim.
İlk baştaki hücre başka hücre ,suyun içinde çalışan ise başka bir hücre(9 plakalı).Bir süre elektroliz yapınca suyun üzerinde,köpüklerin üzerinde oluşan sarı artık maddeye dikkat edin ! Musluk suyunda bunun önüne geçilemiyor ve ilerde çelik plaka ya da boruların yüzeyini arasını kaplıyor.




Tekrar görüşmek dileğiyle selamlar saygılar.

Hattuşa

S.A.
sibernetik ustam; görülüyor ki sizin bu konu üzerinde epey bir çalışmanız mevcut. ben henüz deneme aşamasına başlayamadım. karşılaşacağım sorunlar ve üretim konusunda henüz bir deneyimim yok, sizin en ideal katalizör kazanı dizaynı nedir? ebatları vs.

burda min. enerji ile max. HHO üretimi sağlatmak esastır.
sizin söylediğiniz ısınma sorunu için aşağıdaki düzeneğin yeterli gelip gelmeyeceği konusunda fikirlerinizi bekliyorum. Amaç; yedek su kazanımız HHO üretim kazanımızdan yukarı seviyede olacak, enerji verilmediği zamanda HHO kazanımız tamamen suyla dolu olacak, enerji verip üretim başlayınca oluşan basıncın etkisiyle HHO kazanımızdaki fazla su yedek kazanımıza tekrar dolacak, yedek kazanımız aynı zamanda HHO gazımızı su buharını filtrelemiş olacak, aynı zamanda da HHO kazanımız için ilave su takviyesi sağlayacak, bu şekilde hem suyumuz devri daim ederek ısınma oranı bir miktar düşmüş olacak hem filtreleyecek hem su takviyemiz olacak

BU şekilde yapılacak bir düzenek ne kadar işe yarar sizce? denemişseniz oluşan sorunlar nelerdir?
benim kafama takılan sorular;
enerji tüketimini nasıl minimüze ederiz (araçta kullanabiilir hale sıokabilmek için), ayrıca HHO kazanımızdaki katot ve anotların dizilimi +-+-+-+ şekliyle 18 plaka, acaba +--+--+ veye -+--+--+- yani bunlar çok önemli diye düşüüyorum. ve ayrıca  ;D katot ve anot arası mesafe ne olmalı ideal benim elimdeki 4mm conta kullandım.
(bu arada ayrıca ve ayrıntıları çok kullandım, zira çok bilinmeyenli denklemi geçtik)
benim en iyi bildiğim, hiç bir şey bilmediğimdir

gyanbay

Arkadaşlar bu konuda temel bir kural var , elektroliz yöntemiyle hidrojen eldesi verimli bir yöntem değildir . Neden verimli olmadığını , wikipedia\'nın stanley meyer ile , ilgili yazdıklarına gözatarak anlayabilirsiniz . Elektrolizle gaz eldesi verimsiz bir yöntem olduğu için , endüstriyel gazlar , basınç altında sıvılaştırma gibi yöntemlerle elde edilmektedir . Keşke bir çığır açmak bu kadar kolay olsaydı . Edison\'un 5000 değişik maddeyi flaman malzemesi için denediğini , buna yıllarını ayırdığını unutmayalım . Buluşların çoğunun tesadüf olduğu varsayılır , gözlemim büyük çoğunluğu yıllar süren araştırmalara , mevcut bilimsel birikimi çok iyi hazmetmeye bağlı olduğudur . Bu yazdıklarım hevesinizi kırmasın , daha iyi inceleyin . Örneğin coulomb yasaları günümüzde geçerli değilmi ? Ne kadar gaz elde etmek için ne kadar enerji harcamalıyız ? Bu gazı yaktığımızda ne kadar enerji elde ederiz ( ısı ve mekanik enerji ) ? Gibi sorulması gereken pek çok soru var . Bunları yıllar önce kendime sormuştum , Nedeni ise evimin havasını şehrin havasından biraz daha oksijenli yapmak idi . Fakat görmüştüm ki , elektrolizle oksijen eldesi bu amaç için bile oldukça pahalı bir yöntem .
    Bu gibi olaylara , biraz daha soğukkanlı yaklaşmak gerektiğini düşünüyorum . Stanley meyerin ohioda yargılandığını ve insanlara yanıltıcı bilgi vermekten hüküm giydiğini biliyormusunuz . Size basit bir bilgi vereyim elektrik motorlarının verimi %80 - %99 arasındadır ( kaba bir yaklaşımla ) , Oysa patlarlı motorların verimi %30-%45 arasındadır ( günümüzde biraz daha artmış olabilir , artan enerjinin büyük kısmı ısı olarak kayboluyor) . Yani Hidrojen oksijen karışımını \"süper\" bir yöntemle elde etseniz bile , elde edeceğiniz toplam verim günümüz patlarlı motorlarıyla %45\'i geçemez . Bu konuda asıl sınırlandırıcı budur . Bir ikincisi günümüz kişisel binek araçları 900kg - 1250 kg aralığında , 100 kg lık ( Bir kişi ) bir kütleyi bir yerden bir yere götürmek için kabaca 1tonluk kütleyi harekete geçirmeniz gerekiyor , bu bile büyük bir verimsizliktir . Çünkü Enerji = kuvvet x yol , burada kuvveti belirleyen temel etkende arabanın ağırlığıdır . Yani 450 kg lık bir araba yapmayı başarırsanız %50 tasarruf edersiniz ( Elektrikli arabaların günümüzdeki temel açmazı bu, aküler ağır ). Yani öncelikle çözülecek problemi doğru ortaya koyacağız , ondan sonra problemi çözmeye çalışacağız . Hepinize iyi çalışmalar diliyorum , emek harcadığınız alanın çok doğru olduğunu , yöntemlerde hata yaptığınızı düşünüyorum . İyi çalışmalar .

Hattuşa

Alıntı yapılan: gyanbay - 02 Kasım 2010, 01:51:47emek harcadığınız alanın çok doğru olduğunu , yöntemlerde hata yaptığınızı düşünüyorum . İyi çalışmalar .

s.a. gyanbay arkadaşım, kesinlikle haksız olduğunuzu düşünmüyorum. ancak yapılan eleştiriler için alternatif sunarsanız yerinde bir eleştiri olur kanaatindeyim. sizin bahsettiğiniz yöntem nedir? güzeli güzel yapan zorluğu olsa gerek diye düşünüyorum. yani altını değerli kılan doğada kısıtlı olmasından kaynaklı değil mi? yoksa demirin suçu ne....
elbette ki yaptığımız yöntem çok ilkel ve basit, eksikleri hataları çok.
şunu unutmayalım günümüzde araçlar saatte 300-400 km hız yapabiliyor ve çok kullanışlı, acaba ilk yapılan arabalar saatte kaç km hız yapabiliyordu. o günden bu güne bu noktaya nasıl gelindi, düşündürücü...
benim en iyi bildiğim, hiç bir şey bilmediğimdir

gunebakan

#42
merhaba,
sibernetik arkadaşın ellerine sağlık.konuya dahil olmak için üye oldum.tüm yazılanları okudum.hho generatörleriyle yaklaşık 6 ay uğraştım.iki farklı prototip yapıp vosvosumda denedim.ne kadar tasarruf sağladı bilemiyorum ama benzini çok kıstığımda güzel bir motor çalışması sağlıyordu.tabi bahsedildiği gibi para, malzeme sıkıntısı ve ısınma probleminden bıraktım çalışmayı,daha sonra hatta ethanol ve metanolü yakıt olarak kullanmayı denedim.gerçekten güzel bir işçilik çıkarmışsınız.

bu arada ısınmayı çözmek için radyatör ve devir daim pompasıyla suyu devir daim yaptırmayı denemiştim,yine para olmadığı için ucuz su pompası yandı belli bir süre sonra.ama daha kaliteli pompalarla iyi sonuçlar alanlar vardı.


diğer arkadaşların dediğinin aksine benzinle hidrojen ve oksijenin yanması son derece iyidir.(fazla olmamak kaydıyla)öncelikle benzinin daha iyi yanmasını sağlar,benzinin yanmasıyla oluşan karbon salınımını azaltır ve motorun daha düşük ısıda çalışmasını sağlar.

bunlar sizin gibi okuduğum belki yüzlerce dokümandan edindiklerim.yanlışım varsa lütfen düzeltin.internette karış karış bu konuyla ilgilenen birilerini aradım fakat sadece 2-3 kişi buldum onlar da bırakmışlardı çalışmayı.

eğer cidden bu konu üzerinde çalışmak isteyen arkadaşlar varsa bi çalışma grubu kurarak çalışabiliriz.her türlü yardım etmeyi isterim.Ben de  Ankarada yaşıyorum

selamlar..

parametre

Katalizor olarak benim bildigim kadar platin yada sulfurik asit (kursunlu akulere konan asit) koymakla ,suyun analizi hızlanmaktadir . Bilginize

Hattuşa

Alıntı yapılan: gunebakan - 02 Kasım 2010, 17:45:18eğer cidden bu konu üzerinde çalışmak isteyen arkadaşlar varsa bi çalışma grubu kurarak çalışabiliriz.her türlü yardım etmeyi isterim.Ben de  Ankarada yaşıyorum

selamlar..

s.a. usta
size katılıyorum, ortak bir çalışmaya varım, b,irlikten kuvvet doğar..
benim en iyi bildiğim, hiç bir şey bilmediğimdir

gunebakan

Alıntı yapılan: parametre - 02 Kasım 2010, 21:16:46Katalizor olarak benim bildigim kadar platin yada sulfurik asit (kursunlu akulere konan asit) koymakla ,suyun analizi hızlanmaktadir . Bilginize
katalizör olarak en çok tavsiye edilen potasyum hidrooksit.su olarak da saf su kullanmak en iyisi.arkadaşın da dediği gibi çeşme suyu kullanmak yada katalizör olarak soda kullanmak pislikler oluşturuyor.zaten saf su kullanarak yapmak bile yeterince ekonomik (litresi 1 lira,potasyum hidrooksitte yarım kilosu 5-6 liraydı.zaten 1litreye 1 kaşık konuluyor yaklaşık)çünkü benzin gibi 10 km 1 litre su yakmıyor araç,hatta bu sistemlerde çok küçük 2-3 litrelik depolar kullanılıyor yeterli diye.316l paslanmaz çelikle yapmak bence yeterli,internetteki testlere göre 2000mil yol yapılabiliyor bu metal plakalarla.tabiki saf su olmalı çeşme suyu paslanmayı hızlandırıyor.

omerkaya1981

#46
2009 yılında bende hidrojenli sistem için tvs motorumda denemeler yapmıştım saf suya kostik soda koyuyorduk cam kavanoz içinde denemeler yapıyorduk 12 volt adaptörle gaz üretimini hızlandırmak için araştırmalar yapıyorduk stan meyer in çalışmalarını internetten indirip ingilizce yazıları tercüme etmeye uğraşıyordum.ne yazıkki 3 patlamadan sonra biraz ara verdik çünkü arkadaşımın sağ kulağında %40 duyu kaybı oldu.bir süre geçince çalışmalara devam ettik kavanozdaki hidrojeni hortumla bir şırınga ucundan çıkmasını sağladık çakmağı çakınca fürmüz gibi yanıyordu hatta bunun bir videosunu çektik.yakın bir zamanda video yu en kısa zamanda koyacağım




kavanozun kapağı metal olması sebebiyle bir kaza yaşadık kavanozun elektrod uçlarını akü kablolarıyla çalışan bir arabya bağladık kavanozda muazzam bir köpürme oldu kapak üztü şişmeye başladı 6mm çapındaki hortum artık gazı dışarı atamaz oldu bu arada akü kabloraı ısınmaya başladı kapakda metal olunca elektrot bağlantısı yapılan yerden bir kıvılcımla bir patlama oldu sanayide 3 blok öteden tamirciler geldi bu patlama nereden geldi acaba diye kalabalık oldu biz 2 arkadaş kendimize gelmeye çalışırken çevredeki insanların sesini anlamıyorduk hem sersemledik hem söylenenleri duymadık kulak çınlaması ve uğultudan dolayı 20 dakika sonra olayın farkına vardık allahtan ucuzatlattık cam kavanoz parçalansa hastanelik olurduk herhalde siz siz olun akü kutuplarına direkt olarak bağlantıdan kaçının





bu patlamadan sonra 4 ay çalışmalara ara verdik biraz daha temkinli ve dikkatli olmaya karar verdik tek 555 entegreli bir pwm devresi kurmuştum 220 v dc ye çevirip bununla denemeler yaptık fakat sonuç alamadık.diyot ları yakınca devreyi kenara kaldırıp attım.ama hidrojen olayına kafayı taktım yapmaya karar verdim plastik kapaklı kavanozda tvs motoruma bağlantı yaptık.kavonoza safsu koyduk kostik sodayı 12v daki üretim normal hala gelinceye kadar damlattık.normal üretim başladı motora şarj dinamosundan 2 kablo uzattık  gaz çıkışınıda karbüratörden hava filtresinden verdik karbüratörden benzin ayarını biraz azalttık hidrojen sistemi devrede iken 250 ml benzinle 11500metre yol gittim ve bizzat şahit oldum.sonra 250 ml benzin ile dönüşte hidrojen sistemini devre dışı bıraktım ve 9250 metre yol gittim yani yolda kaldık.toplamda 2250 metre yol hidrojenle destekledik buda yaklaşık %25 e takabül ediyor.bu sistemin bir dez avantıjı var çok akım çekiyor motor bazen stop ediyor akü düzgün şarj almıyor bu sistemi çözemedik

omerkaya1981

#47
bu forumdaki yazıları okuyunca kafamdaki eksik bilgiler yavaş yavaş tamamlanmaya başladı.artık yeni tasarım bir cihaz yapmanın zamanı geldi pwm modülasyonu ili az akım çekip çok hidrojenle orjinal bir sistem geliştirmek için tvs motoru sattım en kısa zamanda renoult yada kartal türü bir araba ile bu sistemi geliştirmeyi düşünüyorum biz kavanozda krom elektrod kullandık krom elektrod saf suyla kullanınca sarı atıklar olmuyor.su sararıyor ama elektrodları tıkayacak kadar değil oda sorundeğil zaten elektrodlar pas tutmuyor suyu haftada yada ayda bir yenile olsun bitisn



yurt dışındaki bazı ülkeler bu hidrojen sistemi ile oksijen kaynağı sistemi yapmışlar videolarını görmüştüm 15 mm kalınlıktaki demir bloğu keserken ve cam çubuk ile tuğlayı kaynak yaparken bile görüntüleri var pwm rezonans sistemi ile bu iş çözülürse hidrojen büyük bir enerji kaynağı olur ısıtma sistemleri oksijen kaynagı jeneratör çalıştırma elektrik üretmek araçlarda emisyon azalması vs gibi bir çok alanda 10 litre su ile hertürlü iş yapılabilir diye düşünüyorum çalışmalarda paylaşımda bulunmak isteyen arkadaşlar benimle irtibata geçebilir omerkaya2222@hotmail.com

gunebakan

#48
omerkaya1981 çok geçmiş olsun,internette patlamalar ve yapılan hatalar sonucu yaşanan üzücü olaylar çok var malesef.bu iş güzel hoş ama dikkatli yapılmadığı taktirde çok tehlikeli.cam kavanoz olayını ben de yoğurt kabında yaşadım.geri yanma yaptı ve kabın içinde biriken gaz birden patladı.onun cam kavanoz olduğunu düşünmek dahi istemiyorum.bu işi gerçekten dikkatli hesplayarak yapmak lazım.ama ona da malzeme bulma zorluğu çıkıyor.

umarım bilgilerimizi paylaşarak faydalı olabiliriz birbirimize.




Alıntı yapılan: omerkaya1981 - 05 Kasım 2010, 23:01:54yurt dışındaki bazı ülkeler bu hidrojen sistemi ile oksijen kaynağı sistemi yapmışlar videolarını görmüştüm 15 mm kalınlıktaki demir bloğu keserken ve cam çubuk ile tuğlayı kaynak yaparken bile görüntüleri var pwm rezonans sistemi ile bu iş çözülürse hidrojen büyük bir enerji kaynağı olur ısıtma sistemleri oksijen kaynagı jeneratör çalıştırma elektrik üretmek araçlarda emisyon azalması vs gibi bir çok alanda 10 litre su ile hertürlü iş yapılabilir diye düşünüyorum çalışmalarda paylaşımda bulunmak isteyen arkadaşlar benimle irtibata geçebilir omerkaya2222@hotmail.com


evet ama onun için iyi bi hidrojen üretimi gerekiyor,o kadar üretim için yeni çözümler gerekli.bence hidrojeni benzin yerine ethanol ile kullanmak gerekir.böylelikle tamamen petrolden uzaklaşılmış olur ki Türkiyeyi düşündüğümüzde çok iyi bir çözüm.

omerkaya1981

#49
1 litre sudan kaç metreküp gaz elde edilebilir ve bu gaz yandığında ne kadar ısı elde edilir bunun hesabını yapılabilirmi yardımcı olabilecek bir arkadaş varmı



pwm rezonans sistemi benim anladığım kadarıyla plaka yüzey büyüklüğüne-su miktarına-plakalar arası boşluğa-verilen yüksek voltaja ve pwm frekansına göre değişmektedir.çünkü bir kondastör elde ediliyor plakaların içinde bulunan su iletken olmasada bir kapasite nf yada pf değerinde bir kondanstör oluşuyor verilen pwm kare dalgalarıylada suyun resonans etkisi ortaya çıkıyor hızlı çözünme başlıyor.ilk önce suyun resonans etkisi kaç khz de başlıyor ve sudaki kapasite nin kaç nf yada pf olması gerekiyor bunu netleştirmek gerekiyor.ben yabancı forumlarda araştırma yaparken 1.5nf 2nf gibi rakamlar görmüştüm ama kesin bir rakam lazım sanırım bu hesap 5 bilinmeyenli denklemi geçti

Hızlı Yanıt

Not: Bu konu bir moderatör tarafından onaylanmadan görüntülenmeyecektir.

Adı:
E-Posta:
Doğrulama:
Lütfen bu kutuyu boş bırakın:
IRFP250 Nedir:
kısayollar: göndermek için alt+s veya önizleme yapmak için alt+p'ye basın